ABD Başkanı Joe Biden Çarşamba günü öğleden sonra yaptığı bir video açıklamasında Hamas ile İsrail arasında ateşkes anlaşmasına varıldığını ve bunun Pazar günü uygulamaya konulacağını duyurdu. Biden, “İsrail ile Hamas arasında bir ateşkes ve rehine anlaşmasına varıldı,” dedi.
Biden, anlaşmanın ilk aşamasının “İsrail güçlerinin Gazze’nin nüfus yoğunluğu olan tüm bölgelerinden çekilmesini ve Hamas tarafından tutulan bazı rehinelerin serbest bırakılmasını” içereceğini iddia etti.
İsrail, Biden’ın açıklamasına Gazze’de onlarca insanı katletmeye devam ederek tepki verdi. Açıklamanın ardından Çarşamba günü mülteci kamplarına, yerleşim bölgelerine ve hastanelere düzenlenen bombalı saldırılarda 30’dan fazla kişi öldürüldü.
Biden’ın açıklamasının ardından Başbakan Binyamin Netanyahu’nun ofisinden yapılan açıklamada, “Başbakan Binyamin Netanyahu’nun resmi açıklaması ancak şu anda üzerinde çalışılmakta olan anlaşmanın nihai detaylarının tamamlanmasının ardından yapılacaktır,” denildi.
Daha sonra yapılan açıklamada, “Doha’daki İsrail müzakere ekibi, Hamas’ın anlaşmadaki bir maddeden çekilmeye yönelik son dakika girişimini Netanyahu’ya bildirdi,” denildi ve şöyle devam edildi: “Netanyahu, müzakere ekibine üzerinde mutabık kalınan anlayışa sadık kalmaları ve Hamas’ın son dakika şantaj girişimlerini reddetmeleri talimatını verdi.”
Nihayetinde bir anlaşmaya varılıp varılmadığına ve İsrail birliklerinin Gazze’den resmen çekilip çekilmediğine bakılmaksızın, herhangi bir “ateşkes” İsrail’in Filistin topraklarındaki yasa dışı işgalini ve Filistinlilerin maruz kaldığı acımasız apartheid rejimini devam ettirecektir.
Kasım ayında İsrail’in Lübnan’la yaptığı “ateşkes” sonrasında İsrail’in Lübnan topraklarını neredeyse her gün bombalaması dikkat çekicidir ve bunun Gazze için de geçerli olacağına inanmak için her türlü neden vardır.
Aslında İsrail ordusu Gazze’den geri çekilirse, bunun nedeni, binaların çoğunu yerle bir etme ve nüfusun önemli bir bölümünü katletme amacına ulaşmış olması olacaktır.
Resmi rakamlara göre soykırımın başlangıcından bu yana Gazze’de 46.000’den fazla Filistinli öldürüldü. Ancak bu rakamlar büyük ölçüde eksik tahmin olarak değerlendirilmektedir. Lancet’te yayımlanan iki rapora göre ölü sayısı 70.000 ila 186.000 arasında ya da daha fazladır.
Biden ateşkesi duyururken, ABD destekli İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ve Ortadoğu’yu yakıp yıkmasıyla elde ettiği askeri hedeflerle övündü.
“İsrail’in ABD desteğiyle Hamas üzerinde kurduğu baskı sayesinde Hamas’ın uzun süredir liderliğini yapan Yahya Sinvar öldürüldü,” diyen Biden, İsrail’in müzakere ettiği siyasi örgütün liderini öldürmüş olmakla övündü.
Biden, İran’a karşı İsrail’i desteklemek için “uluslar koalisyonunu organize ettiğini” ve İsrail’in İran’a “güçlü” saldırılar düzenleyerek “İran’ın hava savunmasını yok ettiğini” söyledi.
Biden “Daha sonra Hamas’ın en güçlü destekçilerinden bir diğeri olan Hizbullah savaş alanında önemli ölçüde zayıflatıldı ve liderliği yok edildi,” diye ekledi. Biden, bu sözlerle, 27 Eylül 2024’te Hasan Nasrallah’ın ABD tarafından sağlanan 20 devasa sığınak bombası kullanılarak öldürülmesi de dahil olmak üzere, Lübnan’daki en büyük siyasi örgütlerden birinin neredeyse tüm liderlerinin sistematik olarak öldürülmesini kastediyordu. İsrail’in 17-18 Eylül tarihlerinde Lübnan genelinde gerçekleştirdiği kitlesel terör saldırılarında binlerce kişi yaralandı ve onlarca kişi hayatını kaybetti.
Biden övünerek şunları söyledi: “Bir zamanlar Hamas’ı koruyan ve ayakta tutan terör ağı artık çok daha zayıf. ... İran on yıllardır olmadığı kadar zayıfladı. Hizbullah büyük ölçüde güç kaybetti ve 15 aydan fazla süren savaşın ardından Hamas’ın üst düzey liderleri öldü. Binlerce Hamas savaşçısı öldü; askeri oluşumlar yok edildi ve dönecek hiçbir yerleri kalmadı.”
Biden bu sözleriyle ABD’nin Gazze soykırımına verdiği desteğin askeri gerekçelerini açıkça ortaya koymuştur. Filistin halkına yönelik sistematik ve kasıtlı katliam, Netanyahu’nun “Yeni Ortadoğu” olarak ilan ettiği şeyi şekillendirmek için yapılmıştır.
Netanyahu, 27 Eylül 2024 tarihinde Birleşmiş Milletler önünde yaptığı konuşmada, Filistin topraklarının İsrail’e dahil edildiği ve “İsrail ve onun Arap ortaklarının Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan bir kara köprüsü oluşturduğu” bir Ortadoğu haritası göstermişti.
Biden Çarşamba günkü konuşmasında Netanyahu ile hemen hemen aynı dili kullandı ve savaşın “Ortadoğu boyunca Hindistan’dan Avrupa’ya uzanan bir ekonomik koridor” için gerekli koşulları yarattığını ilan etti ve “Bu vizyon artık gerçeğe dönüşebilir,” dedi.
Gazze soykırımı, İsrail’in Filistin topraklarını tamamen ilhak etmek için on yıllardır sürdürdüğü emperyalist destekli girişimdeki en son ve en korkunç suçtur. Yaser Arafat ve İzak Rabin’in Oslo Anlaşmaları’nı imzalamak üzere el sıkışmalarından bu yana geçen 31 yıl içinde İsrail, burjuva Arap rejimlerinin de desteğiyle Filistinlilere karşı amansız ve giderek tırmanan bir saldırı gerçekleştirdi.
Biden sözlerini bitirirken şunları söyledi: “Bu anlaşma benim yönetimim altında geliştirildi ve müzakere edildi ancak şartları büyük ölçüde bir sonraki yönetim tarafından uygulanacak. Son birkaç gündür tek bir ekip olarak konuşuyoruz.”
Geçtiğimiz hafta Trump, Hamas’ın teslim olmaması halinde Ortadoğu’da “kıyametin kopacağı” tehdidinde bulunurken, başkan yardımcısı JD Vance de İsrail’in Hamas’ı “nakavt etmesini” sağlama sözü vermişti. Geçtiğimiz ay Wall Street Journal, yeni Trump yönetiminin İran’a yönelik büyük bir saldırı hazırlığında olacağını bildirmiş ve Trump bu iddiayı yalanlamamıştı.
Beyaz Saray, Biden’ın bıraktığı mirasın “ateşkes” olduğunu iddia etmeye kalkıştı. Hayır, onun mirası Gazze soykırımını desteklemek ve Beyaz Saray’ı Ortadoğu ve dünya genelinde emperyalist katliamı daha da yoğunlaştıracak bir faşiste teslim etmektir.