Trump yönetimi, kamuoyuna yapılan bir dizi açıklama, kararname ve basına verilen demeçlerle, Gazze nüfusunun sınır dışı edilmesi ve Batı Şeria’nın İsrail tarafından ilhak edilmesi yoluyla Filistin’deki ABD-İsrail etnik temizliğinin bir sonraki aşamasına doğru ilerlediğini açıkça ortaya koydu.
Biden, İsrail’in Gazze’de en az 70.000 kişiyi öldüren soykırımı için para ve silah sağlar ve onu siyasi olarak savunurken, yönetimi “iki devletli çözüm” ve Filistin halkı için bir anavatan arayışında olduğu kurgusunu sürdürmüştü. Ancak yeni Trump yönetimi, Netanyahu hükümetinin gerçek politikası olan Filistin topraklarının tamamının etnik temizliğe tabi tutulması ve ilhak edilmesine alenen destek vermektedir.
Başkan Trump’ın Birleşmiş Milletler Büyükelçisi adayı Elise Stefanik Salı günü Kongre’de verdiği ifadede İsrail’in Batı Şeria’nın tamamı üzerinde “İncil’den gelen bir hakkı” olduğunu söyleyerek yönetimin İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotriç ve eski Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in kamuoyu önündeki tutumlarını desteklediğinin sinyalini verdi.
Stefanik’in yorumları, Trump yönetiminden bir yetkilinin Pazar günü NBC News’e yaptığı, Beyaz Saray’ın Filistin halkının Gazze’den Endonezya’nın Pasifik takımadalarına “gönüllü” tehcirini (yani zorla etnik temizliği) değerlendirdiğine dair açıklamasının ardından geldi.
NBC News, yönetimin Gazze’yi etnik olarak temizlemeye yönelik savaş suçu planlarını normalleştirmek üzere tasarlanmış bir haberde şunları yazdı:
Gazze’nin nasıl yeniden inşa edileceği ve bu arada yaklaşık 2 milyon Filistinlinin nereye yerleştirilebileceği sorusu hâlâ yanıt bekliyor. Geçiş dönemi yetkilisi, örneğin Endonezya’nın, bazılarının gidebileceği yerler için tartışılan bölgeler arasında olduğunu söyledi. Gazzelilerin tehcire istekli olup olmayacakları sorusu bile havada kalıyor. Tehcir fikri Filistinliler ve diğer Araplar arasında derin tartışmalara yol açıyor. Pek çok kişi tehcirin İsrail’in kendilerini topraklarından zorla çıkarmasının ilk adımı olacağına inanıyor.
NBC “pek çok kişi” derken, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni düzenleyen anlaşma olan Roma Statüsü uyarınca, bir nüfusun zorla nakledilmesinin savaş suçu ve insanlığa karşı suç olduğunu ileri süren uluslararası hukuka atıfta bulunuyor.
Smotriç ve Ben-Gvir defalarca Gazze’nin etnik temizliğe tabi tutulması çağrısında bulunmuş ve bunu her zaman “gönüllü” yapılacak bir şey gibi sunmuşlardır.
Smotriç geçen yıl İsrail’in Channel 12 kanalına verdiği demeçte “Gönüllü göçü teşvik etmek istiyoruz ve onları [Filistinlileri] kabul etmeye istekli ülkeler bulmamız gerekiyor,” demiş ve “Gazze Şeridi’nde bulunduğumuz hiçbir bölgeden çekilemeyiz. Orada Yahudi yerleşimini dışlamadığım gibi, bunun önemli bir şey olduğuna da inanıyorum,” diye eklemişti.
Ben-Gvir geçen yıl gazetecilere yaptığı açıklamada Gazze’deki savaşın “Gazze sakinlerinin göçünü teşvik etmeye odaklanmak için bir fırsat” sunduğunu belirterek bu eylemi “doğru, adil, ahlaki ve insani bir çözüm” olarak nitelendirmişti.
Trump yönetimi, Biden yönetimi tarafından Batı Şeria’daki yasa dışı İsrailli yerleşimcilere yönelik olarak yürürlüğe konulan ABD yaptırımlarını iptal eden bir kararnameyi imzalayarak Filistin’deki etnik temizliğe arka çıktı. Bu yaptırımlar, ABD’nin İsrail’in Batı Şeria’yı ele geçirme ve orada yaşayan Filistinlileri evlerinden sürme çabalarını desteklemediği yanılsamasını yaratmayı amaçlıyordu. Trump’ın göreve gelmesiyle birlikte bu kurgu ortadan kalkıyor.
Yeni gelen yönetim tarafından hava koruması sağlanan İsrail ordusu ve yerleşimciler Batı Şeria’da bir saldırı başlattılar.
İsrailli yerleşimciler günlerdir Batı Şeria’da onlarca kişinin yaralanmasına, evlerin ve arabaların yakılmasına neden olan karışıklıklar çıkarıyor.
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Salı günü Batı Şeria’daki Cenin şehrine düzenlediği baskında en az 10 Filistinliyi öldürdü. İşgal karşıtı İsrailli gaziler grubu Breaking the Silence Salı günü yaptığı açıklamada “IDF, yerleşimcilerin Batı Şeria’daki köyleri yakıp yıkmasına izin verdiği birkaç günün ardından şimdi de Cenin’de yeni bir topyekûn ‘Operasyon’ başlattığını duyurdu,” dedi ve şehrin “hava saldırıları ve altyapının tahrip edilmesi” de dâhil olmak üzere “Gazzelileştirildiğini” sözlerine ekledi.
Al Jazeera’nin haberine göre, “İsrail ordusu ... Cenin’de ve oradaki mülteci kampında geniş çaplı, büyük bir askeri operasyon yürütüyor; buldozerler gün ışığında kampa girerken ve kampa giden yolları yıkarken görüldü.”
Haber şöyle devam ediyordu:
İşgal altındaki Batı Şeria’nın herhangi bir yerinde bir İsrail baskını olduğunda, yolları tahrip ediyorlar, yol boyunca altyapıyı yok ediyorlar ve kampa giden insanları vuruyorlar; işte bu yüzden bu kadar çok ateşli silah yaralanması görüyoruz. Ordu aynı zamanda ambulans gibi tıbbi araçların yaralılara ulaşmasını da engelliyor.
Bu ayın başlarında Londra Hygiene & Tropical Tıp Okulu tarafından yapılan ve The Lancet dergisinde yayımlanan bir araştırmada, İsrail mermileri ve bombaları nedeniyle ölenlerin sayısının “muhtemelen 70.000’i aştığı” belirtildi. The Lancet’in Temmuz ayındaki daha önceki bir çalışması, yetersiz beslenme ve hastalıklar da dahil olmak üzere soykırımdan kaynaklanan tüm nedenlere bağlı ölümlerin 186.000 veya daha fazla olabileceği öngörüsünde bulunmuştu.
Uluslararası Af Örgütü, Aralık ayında İsrail’in Gazze’deki Filistinlilere yönelik toplu katliam, zorla yerinden etme ve kasıtlı aç bırakma eylemlerinin “boyutunu ve kapsamını” ancak “Gazze’deki Filistinlileri yok etme niyetinin açıklayabileceğini” kanıtlayan 296 sayfalık kapsamlı bir rapor yayımlamıştı.
Uluslararası Ceza Mahkemesi, Kasım 2024’te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlar nedeniyle resmi olarak tutuklama emri çıkarmıştı.
22 Ocak 2025