Sosyalist Eşitlik Partisi (Avustralya) liderlerinden Peter Symonds’ın, Türkiye'deki Sosyalist Eşitlik Partisi’nin 13-15 Haziran 2025’te düzenlenen Kuruluş Kongresi’ne tebrik mesajı.
Avustralya’daki Sosyalist Eşitlik Partisi’nden, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin (DEUK) Türkiye şubesinin tarihi kuruluş kongresine devrimci selamlarımı iletiyorum.
Türkiye’de, Troçkizmin tüm mirasına, yani gerçek Marksizm ve sosyalist enternasyonalizm mücadelesine dayanan bir şubenin kurulması, uluslararası alanda patlak vermekte olan işçi sınıfı mücadeleleri açısından çok önemli bir adımdır.
Asya ve Avrupa’nın coğrafi kavşağında yer alan Türkiye, her iki Dünya Savaşı’nda da görüldüğü gibi, her zaman emperyalist entrikaların ve rekabetin odak noktası olmuştur. Bu durum, 1945’ten sonra Türkiye’nin NATO’ya üye olması ve ABD’nin Ortadoğu’daki emperyalist operasyonlarının kilit üssü haline gelmesi ile devam etmiştir.
Kapsamlı Tarihsel ve Uluslararası Temeller belgenizde açıkladığınız gibi, Sovyetler Birliği’nin dağıtılmasının ardından,
Egemen sınıf, kendi gerici çıkarlarının peşinde, 1990-91 Körfez Savaşı’ndan Yugoslavya’nın parçalanmasına ve 1999’da Sırbistan’ın bombalanmasına, 2001’de Afganistan’ın ve 2003’te Irak’ın istila edilmesine ve 2011’de Tunus’ta ve Mısır’da meydana gelen devrimci işçi sınıfı ayaklanmalarının ortasında Libya ve Suriye’de emperyalist rejim değişikliği savaşlarının kışkırtılmasına suç ortaklığı yaptı.
Bu durum, güçlü Türkiye işçi sınıfının mücadelelerine ve dolayısıyla Sosyalist Eşitlik Partisi’nin kuruluşuna özel bir önem kazandırmaktadır. DEUK’un 2016 tarihli “Sosyalizm ve Savaşa Karşı Mücadele” başlıklı açıklamasında Troçki’den alıntı yapılarak, devrimci partinin “savaş haritasını değil ama sınıf mücadelesi haritasını” izlediği vurgulanmıştı.
Kuruluş belgenizde de açıkça belirtildiği gibi, Türkiye’deki işçi sınıfı, temel demokratik ve sosyal haklarını savunmak için defalarca kararlı mücadelelere girmiştir. İçinde bulunduğumuz devrimci dönemde, maden, metal ve sağlık sektörleri başta olmak üzere Türkiye’deki işçiler, ücretlerine ve çalışma koşullarına yönelik saldırılara karşı mücadeleler yürüttüler.
Bununla birlikte, temel sorun hâlâ devrimci önderlik krizinin çözümüdür. İşçi sınıfının uluslararası düzeyde karşı karşıya olduğu büyük sorunların hiçbiri –dünya savaşı, küresel pandemiler, felaket niteliğindeki iklim değişikliği, grotesk toplumsal eşitsizlik ve kitlelerin yoksullaşması– kendiliğinden ya da kapitalizm ve onun gerici ulus devlet sistemi altında çözülemez.
Tarihsel ve Uluslararası Temeller belgeniz, işçiler ve gençler için, sadece Türkiye’de değil, uluslararası alanda da geçmişteki yenilgilerin ve ihanetlerin nedenlerini açıklığa kavuşturmaya yönelik güçlü bir temel sağlıyor. Bu, egemen sınıfın ve onun sağcılaşan sahte sol gruplar da dahil olmak üzere tüm siyasi aygıtlarının, Troçkizme yönelik acımasız ideolojik saldırılarıyla mücadele için de temel oluşturmaktadır.
Pabloculuğun rolünün ve dolayısıyla DEUK’un ona karşı verdiği uzun soluklu siyasi mücadelenin öneminin açıklığa kavuşturulması, şubenizin kuruluşunda hayati öneme sahipti. Bu konuda, sizin de açıkladığınız gibi, Halil Çelik yoldaş, hiç de kolay ya da basit olmayan bir görevde ölümsüz bir katkı yaptı.
Sizin de açıkladığınız gibi, Sosyalist Eşitlik Partisi’nin inşası, Pablocu revizyonizme karşı Troçkist ilkelerin savunulması üzerine kuruldu.
Pablocu eğilimlerin enternasyonalizmi ve sürekli devrim teorisini reddetmesine; Stalinizme, Kürt burjuva milliyetçiliğine ve sendika bürokrasilerine ilerici rol atfetmesine karşı çıkmaya çalışan Halil Çelik ve grubu, DEUK’un tarihi belgelerini incelediğinde, Dördüncü Enternasyonal’in sürekliliğinin Uluslararası Komite’de cisimleştiği sonucuna vardı.
Partinizin kuruluşu, sadece Türkiye’deki işçi sınıfı için değil, uluslararası alanda da birçok farklı açıdan son derece önemlidir. En açık şekilde, ABD’nin önderliğindeki savaşlara ve CIA komplolarına maruz kalan Ortadoğu’da, Ortadoğu Birleşik Sosyalist Devletleri uğruna verilen siyasi mücadele, bölgedeki tüm işçiler için ileriye giden yolu göstermektedir. Ve bu, Gazze’deki ABD destekli soykırım ve başta İran’ı hedef alan bölgedeki savaşın, Avrupa’da Rusya’ya karşı süren savaş ve ABD önderliğindeki Çin’e karşı Hint-Pasifik’te tırmanan savaş hazırlıklarıyla birleştiği koşullarda gerçekleşmektedir.
Kürt burjuva milliyetçiliğinin rolü ve onun PKK gibi küçük burjuva savunucularının siyasi evrimine ilişkin analiziniz, sadece Türkiye’deki işçiler için değil, Suriye, İran ve Irak’taki işçiler ve dünyanın dört bir yanındaki geniş Kürt diasporası için de önemli dersler içeriyor. Türk burjuvazisinin “Adriyatik Denizi’nden Çin Seddi’ne kadar uzanan bir Türk dünyası” kurma emellerine karşı muhalefetiniz, Sincan’daki Uygurlar da dahil olmak üzere Çin’deki işçilere, ABD emperyalizminin siyasi bir aracı olarak işlev gören Uygur ayrılıkçılığının zararlı rolünü açıklığa kavuşturmaya yardımcı olabilir.
Daha geniş bir açıdan bakacak olursak, “Lev Troçki ve Dördüncü Enternasyonal’in Stalinizm, sosyal demokrasi ve her türden küçük burjuva milliyetçiliğine karşı mücadelesi neredeyse hiç bilinmiyordu” denilebilecek yerler sadece Türkiye’yle sınırlı değildir. Pabloculuğun yardımı ve desteğiyle Stalinist partiler tarafından Troçkizm ve Sürekli Devrim Teorisi’nin kasıtlı olarak bastırılması, karalanması ve çarpıtılması, DEUK’un şubelerinin gelişmesinin önünde bir engel oluşturmuştur.
“Sol”un büyük ölçüde Stalinizm ve küçük burjuva milliyetçiliği ile özdeşleştirildiği bir ülkede bir şube kurmanız, burjuva egemenliğini –en açık şekilde Sovyetler Birliği’ni dağıtıp Çin’de ve sözde “komünist blok”ta kapitalist restorasyon yaparak– savunmada kilit rol oynayan bu araçların çürüyüp dağılmasını yansıtıyor. Bu durum, örneğin Stalinizm ve Maoizmin işçi sınıfını domine ettiği ve yıkıcı ihanetlerin sorumlusu olduğu Asya’da şubelerin kurulması yolunda Uluslararası Komite’nin müdahalesi için açılan fırsatlara işaret ediyor.
Sosyalist Eşitlik Partisi’nin kurulması, önümüzdeki dönemde kaçınılmaz olarak ortaya çıkacak büyük siyasi görevlerle yüzleşen DEUK’u büyük ölçüde güçlendirmektedir. Uluslararası partimiz, tek tek parçalarının toplamından daha büyüktür. İşçiler ve gençler, karşı karşıya oldukları felaketlerin hiçbirine ulusal çözümlerin olmadığını anlamaya başladıkça, partimize büyük ilgi göstereceklerdir.
Türkiye ile Avustralya’daki durum arasında bariz farklılıklar olsa da buradaki egemen sınıf, Trump yönetiminin göreve gelmesiyle hızlanıp derinleşen bir siyasi ve ekonomik krizle karşı karşıyadır.
Liberallerin Trump faktörü sayesinde yenilginin eşiğinden zaferi kopardığı Kanada’da olduğu gibi, burada da aşağılayıcı bir yenilgi ya da en iyi ihtimalle azınlık hükümeti kurma ihtimaliyle karşı karşıya kalan iktidardaki İşçi Partisi, birçok insanın Liberal/Ulusal Koalisyonu Trump’ın politikalarıyla ilişkilendirmesi nedeniyle, önemli bir çoğunlukla iktidara geri döndü. Başbakan Anthony Albanese ve kabinesinin zaferle övünmesine rağmen, tercihli oy sisteminde İşçi Partisi’nin aldığı oylar seçmenlerin üçte birinden sadece biraz fazlasını oluşturdu.
Ana akım medyada nadiren tartışılsa da seçimler, Avustralya burjuvazisinin İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde dayandığı iki parti sisteminin tamamen çürümüş olduğunu ortaya koydu. Koltuğunu kaybeden Liberaller ve liderleri Peter Dutton, büyük şehirlerde istenmeyen bir parti haline geldi. Kırsal kesimde tabanı olan Ulusal Parti ile uzun süredir sürdürdükleri koalisyon, seçimlerin hemen ardından dağıldı ve zayıf bir temelde yeniden kuruldu. Koltuk sayısını ikiye katlayacağını öngören ve İşçi Partisi ile koalisyon hükümeti kurmayı savunan Yeşiller ise, parlamento liderlerinin koltuğu dahil olmak üzere, alt meclisteki tüm koltuklarını kaybetti. Bu seçimde Liberaller 1944’teki kuruluşlarından bu yana en düşük oy oranını alırken ilk kez iki büyük siyasi partinin lideri koltuklarını kaybetti.
Seçimler ışığında, Avustralya Seçim Komisyonu’nun partimizin kaydını engellemek ve böylece adaylarımızın Sosyalist Eşitlik Partisi (SEP) adı altında seçimlere katılmasını önlemek için neden bu kadar uğraştığı anlaşılmaktadır. Buna izin verilmesi, sahte sol Victoria Sosyalistleri/Sosyalist Alternatif’in kampanyasını ve radikalleşmiş işçileri ve gençleri İşçi Partisi, Yeşiller ve sendikaların arkasında parlamenter siyasete hapsetmeye yönelik medyadaki yoğun kampanyayı baltalayacaktı. Bu manevranın boyutu, seçimlerin ardından Sosyalist Alternatif’in “Sosyalistler” adı altında ulusal bir seçim cephesi kurduğunu ve Victoria dışındaki eyaletlerdeki eyalet bazlı örgütlere “franchise” hakkı verdiğini açıklamasıyla hemen ortaya çıktı.
Tüm bunlar, burada sınıf mücadelesinin tırmanacağını haber vermektedir. Uluslararası muadilleri gibi, Albanese hükümeti de çoğunluğu İşçi Partisi’nden oluşan eyalet hükümetleriyle birlikte, ABD’nin önderliğinde Çin’e karşı savaş hamlesinin bir parçası olarak askeri harcamaları önemli ölçüde artırmaya, temel sosyal hizmetleri kesmeye, üretimi artırmak adına işçilerin yaşam koşullarını daha da kötüleştirmeye ve her türlü siyasi muhalefeti bastırmak için antidemokratik yöntemler kullanmaya kararlıdır.
ABD ve onun Albanese hükümeti gibi müttefikleri tarafından desteklenen İsrail’deki Siyonist rejimin barbarca soykırımı, ülke tarihinin en uzun süreli ve en büyük haftalık protestolarıyla kendini gösteren yaygın bir tiksinti ve muhalefete yol açtı. Filistinli erkek, kadın ve çocukların katledilmesine karşı çıkmanın antisemitik olduğu yönündeki büyük yalan, tüm medya ve siyaset kurumu tarafından yayıldı ve bireylere zulmetmeyi meşrulaştırmak için kullanıldı. Ancak protesto hareketini rayından çıkarmada merkezi rolü, basınç yapmanın Albanese hükümetinin rotasını değiştireceği yanılsamasını yaygınlaştıran sahte sol oynadı.
İşçi sınıfının mücadelelerinin ortaya çıkışı, özellikle sağlık, eğitim, ulaştırma ve inşaat sektörlerinde önemli grevler, protestolar ve eylemlerle kendini gösterdi. Partimizin, Taban Komitelerinin Uluslararası İşçi İttifakı’na (TK-Uİİ) bağlı taban komiteleri ve forumlar kurma çalışmaları, artık sizin de dahil olduğunuz Uluslararası Komite’nin tüm şubeleri ve sempatizan grupların çalışmalarıyla büyük ölçüde güçlendi.
İşçi sınıfı, nesnel olarak devrimci ve enternasyonal bir sınıftır, yeni ve daha yüksek bir toplumsal örgütlenme aşaması olan sosyalizmin taşıyıcısıdır. İşçi sınıfı, bugün olduğu kadar uluslararası bir bütünlük içinde ve dünya çapında bir güce sahip olmamıştı. Avustralya’da, İşçi Partisi’nin kuruluş programının temelini oluşturan ırkçı Beyaz Avustralya politikasının sosyal temeli çoktan yok oldu. Buradaki işçi sınıfı, her kıtadan ve neredeyse tüm ülkelerden işçileri, Türkiye diasporasının önemli bir kesimini de içeriyor. Türkiye’deki siyasi sorunlara ilişkin açıklamalarınız, buradaki ve şüphesiz birçok başka yerdeki işçileri eğitmemize yardımcı oluyor.
Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin inşasında bir kilometre taşı olan Sosyalist Eşitlik Partisi’nin kuruluşunu selamlıyoruz ve gelecekteki işbirliğimizi sabırsızlıkla bekliyoruz.
Sosyalist Eşitlik Partisi (Avustralya) adına
Peter Symonds