Ankara’da bulunan Hacettepe Üniversitesi’nin Beytepe Kampüsü’nde yemekhaneye getirilen rezervasyon sistemine karşı bir süredir protesto gösterileri düzenleyen öğrenciler, geçtiğimiz hafta kendilerini “Hacettepe Ülkücü Teşkilatı (HÜT)” olarak nitelendiren yüzleri maskeli faşist bir grubun saldırısına uğradı. Pala (silah sayılan bir bıçak türü) ve döner bıçaklarıyla okula giren grup, öğrencilere saldırdı ve en az bir öğrencinin yaralandığı bildirildi.
Yaralanan öğrenci Bilkent Şehir Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Ankara Tabip Odası (ATO) tarafından yapılan açıklamada tedavisi devam eden öğrenciye dair görevli hekim tarafından müşahede kararı verilmesine rağmen kendisinin emniyete götürülmek istendiği ve bu sırada hastanede arkadaşlarını ziyaret etmek isteyen 28 kişinin gözaltına alındığı belirtildi. Ayrıca, ilerleyen saatlerde yaralanan öğrencinin de gözaltına alındığı açıklandı.
Saldırının yaşandığı 27 Ekim Pazartesi günü Edebiyat Fakültesi’nin karşısında bulunan bir kafede Türkiye’deki faşist hareketin tarihsel lideri Alparslan Türkeş’in pankartını açarak “devir teslim töreni” gerçekleştiren grubun saldırısı, üniversite yönetimine ve özel güvenlik birimlerine yönelik tepkiye neden oldu. Öğrenciler, grubun suç aleti sayılacak bu tarz pala ve bıçaklarla nasıl okula girebildiğine dair açıklama talep ettiler. Üniversite yönetimi tarafından henüz bir açıklama yapılmış değil.
Türkeş, Başbakan Adnan Menderes ile iki bakanının idamıyla sonuçlanan 27 Mayıs 1960 askeri darbesinde aktif rol almıştır ve 1969’da faşist Milliyetçi Hareket Partisi’ni (MHP) kurmuştur. Askerlik döneminde Kara Kuvvetleri NATO Şube Müdürü olarak da görev yapan Türkeş, 12 Eylül 1980 askeri darbesine giden dönemde işçi hareketinin ve sol hareketin yükselişini hedef alan faşist teröre önderlik etmiş ve Süleyman Demirel’in hükümetlerinde başbakan yardımcısı olarak görev almıştır.
Hacettepe Üniversitesi’nin 2024 yılında yayınladığı bir açıklamada “Hacettepe Ülkücü Teşkilatı” isimli grubun resmi olarak kurulmuş ve faaliyet yürüten bir öğrenci topluluğu olmadığı, söz konusu grup içinde yer alan öğrencilerin 3 yıla yakın bir süredir üniversite bünyesinde eğitim-öğretim faaliyetlerinin ve huzurun olumsuz etkilenmesine yol açacak eylemlere karıştığı belirtilmiştir. Buna rağmen üniversite yönetiminin faşist gruba dair herhangi bir önlem girişiminde bulunduğuna veya cezai işlem uyguladığına dair bir bilgi bulunmuyor.
Hacettepe Üniversitesi’ndeki saldırganların Türkeş tarafından kurulan ve MHP’yle ilişkili olan Ülkü Ocakları ile doğrudan bağı bulunuyor. Ankara Ülkü Ocakları Üniversitelerden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı olduğu belirtilen Utku Sürenler, sosyal medya hesabından “Bu bayrak düşmez yere, ölmedikçe son kuzu” şeklinde tehdit içerikli paylaşımda bulundu. Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Fatih Aydın ise saldırıyı sahiplenerek “Hacettepe’nin yiğit bozkurtlarına selam olsun” şeklinde bir paylaşım yaptı.
Üniversitelerin artan oranda baskı altına alınması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin fiili iktidar ortağı MHP ile beraber Türkiye’de bir başkanlık diktatörlüğü inşasının önemli bir parçası oldu. Üniversite yönetimlerine hükümet yanlısı figürler atanır ve sol görüşlü öğrencilere baskı artarken, solcu akademisyenler de geniş çaplı bir şekilde tasfiye edildiler. Bu hukuksuz saldırı için, NATO destekli 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimi bir bahane olarak kullanıldı.
Son yıllarda üniversiteler önemli protestolara sahne oldu. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart’ta gözaltına alınmasıyla başlayan kitlesel protestolarda öğrenciler önemli bir rol oynadılar. Hükümet buna üniversitelere çevik kuvvet göndererek yanıt verdi.
Yaklaşık iki yıl önce, 25 Ekim 2023’te, Aydın’da üniversite öğrencisi Zeren Ertaş’ın Kredi Yurtlar Kurumu’na (KYK) bağlı bir devlet yurdunda ihmal sonucu asansörün düşmesiyle yaşamını yitirmesiyle başlayan protestolar da ülke geneline yayılmış ve üniversitelerde protestoları bastırmak için çevik kuvvet ekipleri öğrencilere saldırmıştı.
Üniversitelerde devam eden baskı ortamı, polisin doğrudan saldırıları ya da Hacettepe Üniversitesi örneğinde olduğu gibi polisin ve üniversiteye bağlı özel güvenlik birimlerinin gözetiminde yapılan bu faşist saldırılar, Ankara ile Kürdistan İşçi Partisi (PKK) arasındaki kırılgan müzakerelerin “barış ve demokrasi” arayışı ile hiçbir ilişkisinin olmadığını da ortaya koymaktadır. Erdoğan’ın ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “barış güvercini” ilan edildiği bu müzakereler, neredeyse tüm siyaset kurumu tarafından desteklenmektedir.
Sözde demokratikleşme sürecinin üniversitelere yansıması daha fazla polis şiddeti ve faşistlerin üniversitelere daha fazla girmesi şeklinde ilerlemektedir. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, Halk TV’de katıldığı Rota isimli programda Bahçeli için “Kürt sorununun en bilincinde olan lider Sayın Bahçeli’dir” ifadesini kullanmış, hapisteki PKK lideri Abdullah Öcalan’ın ise “Atatürk’ten sonra tek devlet adamı var, o da Bahçeli’dir” dediği öğrenilmişti.
Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin en başından beri açıkladığı üzere, Ankara ile PKK arasındaki müzakereler, Türkiye’nin müttefiki İsrail ile artan rekabetin de basıncıyla ortaya çıkmıştır. Bu, Türk ve Kürt burjuvazisinin ABD emperyalizminin “yeni Ortadoğu” planıyla uyumlu gerici bir anlaşma çabasıdır. Gazze’deki Filistinlilere yönelik soykırım, Suriye’de emperyalizm destekli bir rejim değişikliği ve İran’a emperyalist-Siyonist saldırı ortamında yapan müzakerelere, Türkiye’de CHP dahil siyasi muhalefete ve demokratik haklara artan saldırı eşlik etmektedir.
Öte yandan, üniversitelerin baskı altına alınması Türkiye’ye özgü bir durum değil. Kapitalizmin krizi derinleşirken artan toplumsal eşitsizlik ve şiddetlenen küresel emperyalist savaş bağlamında dünya genelinde artan otoriterleşme eğilimi dolayısıyla farklı bölge ve ülkelerde üniversiteler üzerindeki baskı artış gösteriyor. Örneğin, mayıs ayında, Siyonist İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı çıkan Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) Columbia Üniversitesi’nden 78 öğrenci şiddetle gözaltına alınmıştı. ABD Dışişleri Bakanlığı, Gazze protestolarına katıldığı belirtilen binlerce öğrencinin vizesini anti-demokratik biçimde iptal etti.
Türkiye’deki Toplumsal Eşitlik için Uluslararası Gençlik ve Öğrenciler’in (IYSSE) yaptığı açıklamada belirttiği gibi, işçilerin ve gençlerin karşı karşıya olduğu tüm temel sorunlar kapitalizmden kaynaklanan uluslararası sorunlardır. Üniversitelerde artan polis baskısına ve faşist şiddete karşı çıkmanın yolu uluslararası işçi sınıfının kapitalizme karşı sosyalizm uğruna devrimci seferberliğinden geçmektedir. Soykırımı, savaşı ve diktatörlüğü sona erdirip insanca yaşanacak güvenli bir gelecek, yani sosyalizm uğruna mücadele etmek için IYSSE’ye katılın.
